8 Nisan 2013 Pazartesi

Türk korku sineması

Üç Harfliler Marid filminin afişi
Türk sinemasında beceremediğimiz türleri sayacak olsak başı korku filmleri çeker herhâlde. Olmuyor, elimizde bu kadar çok malzeme olmasına rağmen bir türlü beceremiyoruz. Sebebi ne? Basmakalıp hikâyeler, oradan buradan aşırılıp filme eklenen korku ögeleri, amatör oyuncular, bütçesizlik...Daha sayabilirim...

Konu korkutmak olunca, dinsel motifler her kültürde öne çıkar. Avrupa ve Amerika sinemasında şeytan motifi ve Hristiyanlık izleri o kadar çok kullanıldı ki, malzeme artık tükendi. En son şeytanlı film kim bilir kaç yıl önce çıktı. 

Bizdeyse durum hem aynı, hem biraz farklı. Konu çeşitliliği olarak şeytan, iyi cinler, kötü cinler, Hızır, büyü, melekler, Allah'ın mucizeleri, gazabı vb. gibi zengin bir birikim var. Hepsi yaratıcı bir senarist tarafından işlenmeyi bekliyor. Ama nerede? 

Bugüne kadar çekilen bir avuç korku filmi var. Tüm bu hikâyelerin dini ve işledikleri konuyu iyi bilmeyen insanların kaleminden çıktığı çok bariz. Türkiye gibi bir ülkede insanları Müslümanlıktan alınan korku ögeleriyle korkutacaksanız, öncelikle bu insanların dinini iyi bilmeniz gerekir. Neden korktuklarını iyice analiz etmeniz icap eder. Falanca filmde neyle korkutmuşlar, filanca filmde nasıl efekt kullanmışlar deyip; oradan buradan örnekler alarak film çekmek maalesef Türk korku sinemasını geliştirmez. Üzülerek söylüyorum, birkaç yüz bin seyirciyle kapatırsınız sezonu.

Türkiye'de korku filmi denince olmazsa olmazlar:

*Hızla geçen karaltılar
*Cinlere, büyüye inanmayan itikatsız bir karakter
*Henüz olaylar başlamamışken karakterlerin şakalaşarak birbirini korkutması
*Banyoda geçen bir korku sahnesi
*Korku sahnesinden sonra seyirciyi gevşetmek için yapay sakinleştirme diyalogları 
*Etrafta beliren ya da silinen Arapça yazılar
*Telefondan, televizyondan gelen tuhaf cızırtılar, görüntüler

Bunlar çok şehirli hikâyeler. Cin hikâyeleri, büyü faciaları vb. gibi özgün olaylar bulmak için Anadolu'ya inilmeli. Yaşanmış olduğu iddia edilen olaylar en ince ayrıntısına kadar yaşayanlardan dinlenmeli. Japon filmlerinden fırlayıp gelmiş gibi görünen, bed bakışlı küçük kızlar, Avrupa filmlerinden mülhem duvarda beliren yazılar, rengi değişip kırmızıya dönen sular vb Türk halkını korkutmaz. 

Uzun lafın kısası: Biz korku filmi çekmeyi hâlâ becerebilmiş değiliz. İyi niyetle işler yapılsa da yetersiz kalıyor. Düşük bütçelerle, amatör oyuncularla gerçek bir korku filmi zor çekilir. İslamî motifler taşıyan korku filmi hayalgücüyle değil, fıkıh kitaplarına, âlim hocalara, başından olay geçmiş kişilere danışılarak yazılır. Bizden olmayan ögeler, filmin inandırıcılığını azaltır.Ülkemizde 3 milyon seyirciye ulaşan korku filmlerinin çekilmesi dileğiyle efendim...

   

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder