3 Ekim 2017 Salı

Bir Çift Ayakkabı - [Sunay Akın]

Bir Çift Ayakkabı
Sunay Akın, en sıradan şeyleri bile sihirli sözcüklerle bir şiir gibi anlatmayı becerebilen bir yazar. Bir Çift Ayakkabı, bu yeteneğin en somut örneklerinden biri. Ayakkabı gibi sıradan, önemsiz, hatta itici bir nesne, Akın'ın o güzel anlatımıyla edebiyatımıza giriyor.

Yazar'ın İlker İnan ve Atalay Tarlabaşı adlı kişilere ithaf ettiği kitap, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları'ndan yayınlanmış. İlk baskısı Kasım 2011'de yapılmış ve Zeytinburnu'nda basılmış. 184 sayfadan oluşuyor.

İstanbul'un Nâzım Planı ve Kızkulesi'ndeki Kızılderili kitaplarından sonra bu kitap, yazarın okuduğum üçüncü kitabıydı. İstanbul'un Nâzım Planı'nı çok severek okuduysam da, Kızkulesi'ndeki Kızılderili'de akmayan, doğal olmayan bir şeyler sezmiştim. Gel gelelim, Bir Çift Ayakkabı ile yeniden o ışıltılı Sunay Akın tarzına döndük.

Neler yok ki Bir Çift Ayakkabı'da... Bu nesnenin edebiyattan, resme, tarihten sinemaya, spordan dine yaşamımızın aslında her alanında kendine yer bulmuş olduğunu belki ilk kez bu kitapla fark edeceksiniz. Nasıl olup da bugüne dek kimse kalkıp ayakkabıların hakkını teslim etmemiş diye hayıflanacaksınız. Hatta kitabı okurken "Ayakkabı binlerce yıldır, gündelik yaşamımızın bir parçası, acaba dünyada bir ayakkabı müzesi var mıdır?" diye düşünmüştüm ki, bu kitap onun da yanıtını verdi. Varmış meğer!

Kitap tüm Sunay Akın kitapları gibi baştan aşağı hayret verici, aydınlatıcı ve bilgilendiriciydi. Altını çize çize, bol bol yıldızlar koyarak okudum. Ancak herhalde en çok dikkatimi çeken bölüm şu oldu:

İslam dünyası da, mabede girerken temiz kalpliliğin, arınmışlığın ve bağlılığın ifadesi olarak ayakkabılarını çıkarmayı sürdüren kültürlerdendir. Ne var ki Türkiye'de bir camiden içeri girerken kapıda bırakılan sadece ayakkabı değildir. Tıpkı ayakkabı gibi, Türk milleti anadilini de mabetlerinin dışında bırakır!.. Ve camide, Tanrı'ya olan bağlılığını, temiz kalpliliğini, sevgisini anlamadığı bir dille ifade etmek zorunda kalır. 

Bunun dışında evden kaçan karısının ayakkabası içine para koyan adamın hikâyesi, İstanbul boyacılarının ve boya sandıklarının hikâyesi, dünyanın en büyük ayakkabısının hikâyesi, Kızkulesi'nin bekçisinin ayakkabı dolabı yaptığı kitaplığın hikâyesi, kış günü yalınayak gezen bir oğlan çocuğuna verilen bir çift ayakkabının hikâyesi, çizmeyi aşmak deyiminin hikâyesi, astronotların aya bıraktığı ayakkabıların hikâyesi ve Abdülaziz'in içine toprak doldurup giydiği ayakkabının hikâyesi bu kitapta okurlarca keşfedilmeyi bekliyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder