İki ciltlik Don Quijote |
İnanması güç ama dünyanın ilk gerçek romanı olarak kabul edilen Don Quijote’nin İspanyolca aslından tam Türkçe çevirisi bundan yalnızca birkaç yıl önce yapılmış. Bugüne dek yapılanlar ya Fransızcadan ya İngilizceden yapılmış. İspanyolcada yetkin bir çevirmen çıkarmamız için bu kadar beklemek zorunda kalmışız. Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkan ve Kâzım Taşkent Klasikler Dizisi’ne dâhil edilen Don Quijote’nin çevirmenliğini Roza Hakmen üstlenmiş. Bir söyleşisini okumuştum. Çok eğlendiğini söylemiş çevirirken. Kim inanmaz ki buna? Don Quijote yazılmış en eğlenceli kitaplardan biridir. Ses yok, görüntü yok, jest ve mimikler yok. Sadece kelimelerle okuru güldürmek ne çetin bir iştir, hiç düşündünüz mü? Üstelik bunu yüzyıllardır, her dilde başarıyor Cervantes. O benim için, dünyanın gelmiş geçmiş en büyük yazarlarından.
Özel kutusu içinde iki ayrı cilt olarak piyasa sürülen Don Quijote’nin baskı kalitesi uzaktan bile kendisini belli ediyor. Fiyatı 50 TL olarak belirlenmiş ama İnternet üzerinden çok daha ucuza temin edebiliyorsunuz. Redaktörlüğünü bir diğer ünlü edebiyatçı Mînâ Urgan yapmış.
Kitabı çok sevdiğimi söylemiştim. Peki ama kusursuz bir kitap mıydı? Kuşkusuz sıkıldığım bölümler, beni esneten, uykumu getiren, ayrıntılara boğulduğum sayfalar oldu. Ama kitabın geneli o kadar akıcı ve eğlenceliydi ki, gizli bir denge kurulmuştu sanki.
İlk kitap yani birinci cilt, yazıldığı dönemde de öylesine sevilip okunmuş ki, derhâl taklitleri çıkmış. Hatta biri, Don Quijote karakterini kullanıp yeni bir kitap bile yazmış. Nitekim ikinci cilt, kitabın asıl yazarı Cervantes’in öfke dolu girizgâhıyla başlıyor. Karakterin asıl yaratıcısı Cervantes, Don Quijote’yi ikinci cildin sonunda öldürüyor ki, bir daha hortlatılıp yeni kitaplara konu olmasın…
Kitap boyunca Türklere, Türklüğe, Osmanlı’ya ve Müslümanlara yönelik sayısız gönderme var. Biraz da Engizisyon’a yaranmak ve yayınlanma izni alabilmek için olsa gerek, fazlasıyla ırkçı söylemlere rastlanabiliyor kitapta. Bunun bir diğer nedeni belki de Cervantes’in kitabı yazmadan önce İnebahtı Savaşı’na katılması ve bu savaşta sol elini yitirmesidir.
Beni böylesine derinden etkileyen çok az kitap vardır. Son sayfasını okuyup, kitabın kapağını kapattığımda içimde duyduğum burukluğu tarif edemem. Bittiği için mi beni böylesine çarptı; yoka yaklaşık 1000 sayfa boyunca serüvenlerini okuduğum Don Quijote’yi son nefesini verirken gördüğüm için mi bilemiyorum…
Don Quijote’yi ikinci sınıf yayınevlerinden, acemi çevirmenlerin çevirilerinden sakın okumayın. Paranıza kıyın ve bu baskıyı alın. Defalarca filme alınan ve her kitaplıkta bulunması gereken bir başyapıt...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder